Sünnet

Sünnet kelimesi Kuran’ın on üç (13) yerinde geçmektedir. İlk olarak sünnet kelimesinin Kuran meallerinde nasıl Türkçeye çevrildiğine bakalım, kalın olarak işaret edilen kelime “sünnet” kelimesinin Türkçe anlamıdır:
Enfal suresi ayet 38
Diyanet İşleri (eski): İnkâr edenlere, eğer savaştan vazgeçerlerse, geçmişlerinin bağışlanacağını ve tekrar başlarlarsa evvelkilerin hükmünün uygulanacağını söyle.
Diyanet İşleri: Ey Muhammed! İnkâr edenlere söyle: Eğer (iman edip, düşmanlık ve savaştan) vazgeçerlerse, geçmiş günahları bağışlanır. Eğer (düşmanlık ve savaşa) dönerlerse, öncekilere uygulanan ilâhî kanun devam etmiş olacaktır.
Diyanet Vakfı: İnkâr edenlere, (sana düşmanlıktan) vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle. Yok, geri dönerlerse kendilerinden öncekilerin hali gözlerinin önündedir!
Süleyman Ateş: İnkâr edenlere söyle: "Eğer vazgeçerlerse, geçmişteki (günâhları) kendilerine bağışlanır; yok yine (eski hallerine) dönerlerse, öncekilerin (başlarına gelen Allâh) kanunu geçmiştir (bunların da başına gelecektir. Onu beklesinler).
Yaşar Nuri Öztürk: Küfre sapanlara söyle: "Eğer son verirlerse eskide kalmış olan, kendileri için affedilir. Eğer yeniden başlarlarsa, daha öncekilere uygulanan yol ve yöntem, eskisi gibi devam etmiş olacaktır."
Bayraktar Bayraklı: İnkâr edenlere, iman edip sana düşmanlıktan vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle! Yok, eğer inkâra geri dönerlerse, kendilerinden öncekilerin hali gözlerinin önündedir.
Abdulbaki Gölpınarlı: Kâfir olanlara de: Kâfirliklerinden vazgeçerlerse geçmiş günahları örtülür, yargılanır, fakat vazgeçmezler de savaşa kalkışırlarsa şüphe yok ki onlardan önceki hüküm ve kanun yürüyüp gidecektir.
Meallerin hepsinde sünnet kelimesine karşılık yukarıda verdiğim örnekler gibi verilmiştir.
Ahzab suresi ayet 62
Diyanet İşleri: Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın kanununda asla değişme bulamazsın.
Abdulbaki Gölpınarlı: Bundan önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın yolu yordamı buydu ve Allah'ın yolunda yordamında bir değişme bulamazsın.
Bayraktar Bayraklı: Allah'ın geçmiştekilere uyguladığı yasası budur ve Allah'ın yasasında bir değişme bulamazsın.
Diyanet İşleri (eski): Allah'ın geçmişlere uyguladığı yasası budur ve Allah'ın yasasında bir değişme bulamazsın.
Diyanet Vakfı: Allah'ın önceden geçenler hakkındaki kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.
Süleyman Ateş: Allâh'ın önceden geçen (millet)ler arasında (uygulanan) yasası budur. (Peygamberlere karşı ikiyüzlülük edenler öldürülürler). Allâh'ın yasasını değiştirme(ğe imkân) bulamazsın.
Yaşar Nuri Öztürk: Bu, Allah'ın daha önce gelip geçmişlere işleyen tavrı, tarzıdır. Allah'ın tavrında herhangi bir değişiklik asla bulamazsın.
Fâtır suresi ayet 43
Diyanet İşleri: Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen, Allah’ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın.
Abdulbaki Gölpınarlı: Yeryüzünde ululuk satmalarını ve kötü düzenlere baş vurmalarını icabettirdi, halbuki kötü düzen, ancak sâhibinindir; onlar, evvelkiler hakkında yürüyen yoldan yordamdan başka bir şey mi bekliyorlar? Gerçekten de Allah'ın yolunun yordamının yerini hiçbir şey tutmaz ve Allah'ın yolu yordamı, kesin olarak değişmez.
Bayraktar Bayraklı: Çünkü onlar yeryüzünde kibirlendiler ve kötü tuzaklar kurdular. Halbuki kişi, kazdığı kuyuya kendi düşer. Onlar öncekilere uygulanan yasayı mı bekliyorlar? Allah'ın yasasında asla bir değişme bulamazsın. Allah'ın yasasında bir başkalaşma da bulamazsın.
Diyanet İşleri (eski): (42-43) Kendilerine bir uyarıcı gelince, ümmetler içinde en doğru yolda gidenlerden biri olacaklarına, and olsun ki, bütün güçleriyle Allah'a yemin etmişlerdi; fakat kendilerine uyarıcının gelmesi, yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü düzen kurmak ile uğraştıklarından sadece nefretlerini arttırdı. Oysa pis pis kurulan kötü tuzağa ancak sahibi düşer. Öncekilere uygulanagelen yasayı görmezler mi? Sen Allah'ın yasasında bir değişiklik bulamazsın. Sen Allah'ın yasasında bir başkalaşma da bulamazsın.
Diyanet Vakfı: Çünkü onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyorlardı. Hâlbuki kişi kazdığı kuyuya kendi düşer. Onlar öncekilerin kanunundan (onlara uygulanandan) başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allah'ın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın.
Süleyman Ateş: Yeryüzünde büyüklük taslama(larını) ve kötü tuzak(lar) kurma(larını artırdı.) Kötü tuzak, ancak sâhibine dolanır. Onlar öncekilerin yasasından başkasını mı bekliyorlar? Allâh'ın yasasında bir değişme bulamazsın; Allâh'ın yasasında bir sapma bulamazsın.
Yaşar Nuri Öztürk: Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük tezgâhladılar. Oysaki tezgâhlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın yol ve yönteminde değişme asla bulamazsın! Allah'ın yol ve yönteminde döneklik de bulamazsın!
İsra suresi ayet 77
Diyanet İşleri: Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın.
Abdulbaki Gölpınarlı: Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki yol yordam da buydu ve yolumuzda yordamımızda bir değişiklik bulamazsın.
Bayraktar Bayraklı: Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki kanun da budur. Bizim kanunumuzda hiçbir değişiklik bulamazsın.
Diyanet İşleri (eski): Bu, senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize de uyguladığımız yasadır. Sen bizim yasamızda değişiklik bulamazsın.
Diyanet Vakfı: Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki kanun (da budur). Bizim kanunumuzda hiçbir değişiklik bulamazsın.
Süleyman Ateş: Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasası (budur). Bizim yasamızda bir değişiklik bulamazsın.
Yaşar Nuri Öztürk: Senden önce gönderdiğimiz resullerimize uygulanan yöntem de buydu. Sen bizim yol ve yöntemimizde değişme bulamazsın.
Netice itibarıyla “sünnet” kelimesine karşılık olarak Türkçe meallerde şu anlamlar verilmiş:
Kanun-yasa, yol-yordam, tavır-tarz, yöntem, hüküm, yol, hayat tarzı, hal
Yukarıdaki kelimelerin bütün anlamları, şanı yüce Allah’ın insanlara sunduğu ve onlardan istediği değerleri yansıtmaktadır. Demek ki sünnet, bir kanundur, bir yoldur, bir hayat tarzıdır, bir yöntemdir, bir hükümdür, bir haldir. Peygamber efendimizin sünneti de aynı değerlere sahiptir. Peygamber efendimizin sünneti bir kanundur, bir yoldur, bir hayat tarzıdır, bir yöntemdir, bir hükümdür, bir haldir.
Peygamber efendimizin sünneti, onun hadislerinde ifade edilmiştir. Hadis nedir? Hadis, peygamber efendimizin insanları eğitmek ve yönlendirmek için buyurmuş olduğu sözleridir. Bu konuda Müslümanlar arasında bir sıkıntı mevcuttur. Bu sıkıntı, peygamber efendimize isnat edilen bütün hadislerin doğru olmadığıdır. Peygamber efendimize isnat edilen çok sayıdaki hadislerin uydurma ve yalan oldukları kanıtlanmıştır. Hadislerin doğru veya uydurma olduklarını nasıl ve neye dayanarak bileceğiz? Bunu hakkıyla bilebilmemiz için bize Ehli Beyte dayalı Kuran bilgisi ve akıl-mantık ölçüsü gerekmektedir.
Hadislerle ilgili çok önemli bir durum daha vardır. Ehli Beyt imamları hariç, İslam devletinin başına geçen kişilerin, siyasetlerine ve menfaatlerine yönelik hizmet veren yalan ve uydurma hadisleri oluşturdukları gerçeğidir.
Bunun nasıl yapıldığına dair “Hadisi şerifin tarihi” çalışmamızda geniş bir şekilde değerlendireceğiz.